2 Mart 2008 Pazar

İlgi Zamirlerinin Edatlar İle Kullanımı

İlgi Zamirlerinin Edatlar İle Kullanımı
I saw the book which you are lokking for. (Aradığınız kitabı gördüm.)
Yukarıdaki cümle ilgi zamiri ile kısaltılmadan bağlanmadan önce iki ayrı cümle şeklindedir:
I saw the book. Ve You are looking for the book şeklinde
Görüldüğü gibi “look” fiili “for” edatı ile nesneye (the book) geçiş yapmıştır. Yani “for” edatı nesneye aittir. Cümle ilgi zamiri ile birleştirilirken, ilgi zamiri nesne konumunda olan “the book” yerine kullanılır. O halde kendisine ait olan edat da ilgi zamirinin yanına taşınabilir. Bu açıklamaya göre cümlemizi şu şekilde de yazabiliriz ki ikisi de aynı anlamdadır:
I saw the book for which you are looking. (Aradığınız kitabı gördüm.)
She dismissed the student who you talked about. (Hakkında konuştuğunuz öğrenciyi kovdu.)
She dismissed the student about whom you talked. (Hakkında konuştuğunuz öğrenciyi kovdu.)
Dismiss: kovmak
***Not: İki cümlenin aynı anlamda olduğuna ve edat hareketinin sadece nesnel formda olan ilgi zamiri ile yapıldığına dikkat ediniz.
***Not: İlgi zamirlerinin edat ile kullanımında KPDS için çok önemli olan iki özelliği vardır ki çok iyi bilinmeli:
1. Edat ile birlikte “that” kullanılamaz.
2. “who” ilgi zamiri edat ile kullanılırsa “whom” a döner.
My car which I paid ten thousand dollars for was broken down. (On bin dolar ödediğim arabam bozuldu.)
My car for which I paid ten thousand dollars was broken down. (On bin dolar ödediğim arabam bozuldu.)
He is not a person on whom you can rely . (O güvenebileceğin biri değildir.)
Rely on: güvenmek
Reliable: güvenilir
Unreliable: güvenilmez
Reliability: güvenilirlik
***Not: Bu iki farklı kullanım bir ihtiyaçtan doğmuştur. Daha sonra göreceğimiz ilgi zamirlerinin kısaltılması konusunda mantığı açıklanacaktır.
Pollution is a serious problem for which we must fight.(Çevre kirliliği mücadele etmemizin gerektiği ciddi bir sorundur.)
Fight for:
Combat: mücadele etmek, savaşmak, dövüşmek.
Struggle for:
Pharasal Verbs: Deyimsel fiil demektirler. Bir fiil kökü ve bir edattan oluşurlar. Örneğin; “Give”, vermek anlamındadır. “up” edatını alıp “give up” Pharasal verb”ini oluşturur ve bu da “bırakmak, vaz geçmek” anlamındadır. Inglizce’de 1000’ e yakın Pharasal verb vardır. Görüldüğü gibi edatile pharasal verb oluşarak yeni bir anlam ortaya çıktı. Eğer edat fiil kökünden ayrılırsa artık yapı pharasal verb olma niteliğini kaybeder.
Her pharasal verb’ün mutlaka bir eş anlamlısı vardır. Örneğin; “give up” ın eş anlamlısı “quit” tir. Amerrikan Inglizcesinde pharasal verb’ler çok kullanılır.
***Not: Pharasal Verb’lerde edatlar ayrılmadığından ilgi zamirleri ile birlikte hareket edemezler. Çünkü edatın ayrılması durumunda yapı pharasal verb olma niteliğini kaybeder ve anlamı değişir. Önemli bir özelliktir. İyi bilinmelidir.
They didn’t like the study which we carried out. (Yaptığımız çalışmalardan hoşlanmıyorduk.)
Bu cümledeki “Carry out”teki “out” edatı ilgi zamirinin yanına çekilemez. Çünkü pharasal verb’dür.
This is the woman on whom we performed the operation. (Bu ameliyat ettiğimiz kadındır.)
The crime of which he was accused was very leniet. (Suçlandığı suç çok hafifti.)
Lenient: hafif
Accuse: suçlamak
Arraign: suçlamak
Blame: ayıplamak, suçlamak
She lost her bag in which there was alot of money. (O içinde çok parası olan çantasını kaybetti.)
There be: bulunmak, var olmak
There must be something which we can do. (Yapabileceğimiz bir şey olmalıdır.)
The car in which we were had had brakes. (İçinde olduğumuz araba bozulmuştu.)
His stepfather, whit whom he is living, is not kind to him. (Birlikte yaşadığı babası ona karşı nazik değildi.)
***Non- Defining yapı olduğu için virgülün kullanımına ve edat ile kullanıldığı için “who”nun “whom”a döndüğüne dikkat ediniz.
The horse on which he was kept stoping to eat grass.(Üzerinde olduğu at, ot yemek için hep durdu.)
Burada “keep”in özel kullanımlarına dikkat çekmek gerekiyor.
Keep (kept, kept): tutmak, saklamak, işletmek....................otuza yakın anlamı var.
Keep on + V1+ing : .......meye devam etmek
Keep + V1+ing : durmadan .........mek
He kept on speaking. (O konuşmaya devam etti.)
He kept speaking. (O durmadan konuştu.)
“Stop” fiili için de benzer bir özellik vardır.
Stop + Gerund: .........meye ara vermek
Stop + Infinitive: .........için durmak
We stoped smoking. (Sigara içmeye ara verdik.)
We stoped to smok. (Sigara içmek için durduk.)

Hiç yorum yok: